Çiçek Tuzu Nedir

Karalarda kaya tuzları dışında suyu az veya çok tuz içeren akarsular, kuyular, kaynaklar ve göller de vardır. Genel olarak bunların kaynağı kaya tuzlarıdır. Yer altı sularının akıntıları bir kaya tuzu tabakasından geçerken, tuzların bir kısmını eriterek kendi bünyesine alarak, kuyu ve derecikler halinde yeryüzüne çıkarmaktadır.
Bu suların içerdiği NaCl oranı, tatlı suyun tuz tabakasıyla temas süresi ve şiddeti ile orantılı şekilde az veya çok olmaktadır. Ülkemizde önceki yıllarda işletilmiş ve halen özel sektör tarafından işletilen kaynak tuzları vardır. Birçok tuzla işletilmiş bir kısmı işletilmeye devam etmekle birlikte bir kısmı ise ekonomik olmadığından dolayı işletilmemektedir. Bu kaynak tuzlarından biride firmamıza ait olan SİVAS ÇİÇEK TUZU tuzlasıdır.

Kaynak Tuzu Nasıl Üretilir ?

Hareket halindeki yeraltı sularının kaya tuzu yataklarından geçmesi sırasında bir miktar tuzu eritip, iyon halinde bünyesine alarak farklı formasyonlarda yeryüzüne çıkmasıyla tuzlu su kaynakları oluşmaktadır.

Tuzlu suyun ekonomik değerlerine göre yeryüzüne çıkması iki şekilde olmaktadır.

Kendiliğinden yeryüzüne çıkarak cazibe ile akmakta veya,
Basınçla belirli bir seviyeye çıkan tuzlu su kuyu açılarak motopomp pompa ve çıkrıkla, yeryüzüne çıkarılmaktadır. Bu şekilde yeryüzüne çıkan tuzlu sular toplama havuzlarında biriktirilerek güneş ve rüzgar etkisiyle buharlaştırmak sureti ile yükseltilmekte ve kristalize göllere verilerek kristalleşmesi sağlanmaktadır.
Kaynaklarda bu şekilde gerçekleştirilen üretim, tamamen tuzlu su ve hava şartlarına bağlı bulunmaktadır. Üretim süresi, yörenin coğrafi durumuna göre 4-5 ay sürmektedir.
Üretim koşullarını etkileyen faktörler, ısının fazla oluşu, uzun kararlı bir mevsim, üretim esnasında yağışların az oluşu, kurutucu rüzgarların varlığı, buharlaşmanın yüksek oluşu, havuz zemini spesifikasyonları (geçirimsiz zemin), arazinin düzlüğü, olarak sayılabilir.

Tuz Kullanım Alanları

Temel besin maddelerinden biri olan tuz, çeşitli sektörlerdeki geniş kullanımın yanı sıra özellikle, hızla gelişen kimya sanayii ‘nin çok önemli bir ham maddesidir. Sanayileşmiş ülkeler, dünya tuz tüketiminin yaklaşık % 90’ını gerçekleştirmektedirler. Sektörel gelişmelere paralel olarak tuz kullanımının yaygınlaşması ile birlikte Dünya Tuz üretimi de içinde bulunduğumuz yüzyılın başından itibaren hızla artmıştır. 1900’lü yıllarda yaklaşık 10 Milyon ton olan dünya tuz üretim düzeyi 2000 yılında 213 Milyon tona 2001 yılında 225 Milyon tona ulaşmış 2002 yılında 210 Milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Son yıllarda görülen artıştaki en büyük etken, kimya sanayiinde gözlenen olağan üstü gelişme olmuştur. Tahminlere göre dünya tuz üretiminin yaklaşık % 65’i sodyum karbonat, klorin, kostik soda ve sodyum sülfat üretiminde kullanılmaktadır. Tuz endüstrisinde pazar olanağı sağlayan ve özellikle 2.Dünya savaşından sonra gelişen diğer bir kullanım alanı da karayollarında buzlanmayı önleyen çalışmalar olmuştur. Hızla artan taşıt sayısı ile birlikte kış mevsiminin yarattığı kötü hava koşullarının trafik akışını aksatmasını önlemek amacıyla bir çok ülkede karayollarında buzlanmayı önleyici çalışmalar için kullanılmaktadır.
Bu alandaki kullanım dünya tuz üretiminin, özellikle ağır geçen kış mevsimlerinde %10–12 kadarını kapsamaktadır. Diğer sanayilerdeki kullanımı ise yine yaklaşık % 12 oranında gerçekleşmektedir. Tuzun gıda maddesi olarak kullanımının dünya nüfusundaki artışa bağımlı olarak % 10 – 15 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Dünya kişi başına yıllık tuz tüketimi 30-31 Kg. dolayındadır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık tuz tüketimi 100 – 200 Kg. seviyesine kadar çıkmaktadır. Ülkemizde kişi başına tüketim dünya ortalaması düzeyindedir.
Dünya tuz üreticisi ülkelerin sayıları yaklaşık 100 civarında ise de toplam üretimin % 90’ı bir milyon tonun üzerinde üretim yapan 19 – 20 ülke tarafından gerçekleştirilmektedir.

Dünya tuz üretiminin % 90 civarındaki bölümü yine üretici ülkeler tarafından tüketilmekte olup bu durum dünya tuz ticaretini bir ölçüde sınırlamaktadır.
Dünya tuz ticaretinin 25 Milyon Ton civarında olduğu bunun 9 Milyon Tonunun Avrupa Birliği Ülkeleri tarafından ihraç ve 4,5 Milyon Tonun yine aynı Ülkelerce ithal edilmekte olduğu, Avrupa Tuz Üreticileri Birliğinin yayınladığı istatistiklerde belirtilmektedir.
Tuz ihracatçısı ülkeler arasında Avustralya ve Meksika 6 Milyon Ton, Hollanda 3 Milyon Ton, Almanya 2,5 Milyon ile ilk sıralarda bulunmaktadır.
Yeterli tuz rezervleri bulunmadığından, ithalat yapan ülkelerin yanısıra üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle veya reexport maksadıyla da tuz ithal edilmektedir.
En önemli tuz alıcısı Japonya 7 Milyon Ton, A.B.D. 5 Milyon Ton, arkasından Batı ve Kuzey Avrupa Ülkeleri dünya tuz ithalatının büyük bir kısmını gerçekleştirmektedir.
İthalatın önemli bir kısmını gelişmekte olan ülkelerden karşılayan Japonya, A.B.D. ve Kanada olumlu gelişme hızlarıyla da dikkati çekmektedirler. Ancak tuz ihracatında taşımacılık giderlerinin maliyeti çok fazla etkilemesi bu ülkelerin Türkiye için elverişli bir pazar olmalarını engellemektedir. Diğer taraftan, bugüne kadar tuz ihracatımızın yönlendiği ülkeler arasında genellikle yer almayan, ancak dünya ithalatında en büyük paylara sahip olan özellikle Batı Avrupa ve İskandinav ülkeleri önemli bir potansiyel arz eden pazarlardır.
Avrupa Ülkelerinin tuz ithalatında en büyük pay diğer Batı Avrupa Ülkelerine aittir. Bu ülkelerin dışında Doğu Avrupa ve Mısır, Tunus, Fas gibi bazı Kuzey Afrika ülkeleri de ihracatları ile dikkati çekmektedir. Öte yandan, İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde jeolojik yapının geniş çaplı bir tuz üretiminde elverişli olmaması nedeniyle bu ülkeler ihtiyaçlarının büyük bir kısmını ithalat yolu ile karşılamakta ve dolayısıyla Türkiye açısından da pazar imkanı yaratmaktadır. Bu ülkelerin ithalatında yakın çevredeki Avrupa ülkelerinin yanı sıra Tunus, Rusya ve Bahamalar gibi coğrafi açıdan uzak ülkeler de pay sahibidirler.

Avrupa ülkelerinin, Pazar etkinliklerinin en önemli nedeni ise kolay ve ucuz nakliyatla sağladıkları maliyet avantajıdır. Hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İskandinav ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de tuz ithalatı serbest olup herhangi bir gümrük vergisi uygulanmamaktadır.
Öte yandan Bulgaristan ve Makedonya gibi Balkan ülkeleri gerek üretimlerinin yetersizliği, gerekse coğrafi yakınlıkları nedeniyle ihracatımız açısından potansiyel arz etmektedirler.
Liman ve nakliye sorunları çözümlendiği takdirde, ham tuz ve yıkanmış tuz üretimimiz için gerek Avrupa gerekse Ortadoğu ülkeleri, potansiyel arz eden pazarlardır.
Türkiye daha önce de belirtildiği gibi, gerek Akdeniz ve Ege gibi tuzlu denizlerde sahilleri bulunması, gerek büyük bir tuz üretim potansiyeli bulunan Tuz Gölü’ne sahip olması ve gerekse zengin Kaya ve Kaynak tuzu rezervlerine sahip olması özellikleriyle tuz potansiyeli yönünden zengin ülkeler arasında yer almaktadır. 1980 yılından itibaren iç talep rahatlıkla karşılanırken özellikle Tuz Gölü ile Akdeniz ve Karadeniz’deki limanlara demiryolu bağlantısı bulunmaması sonucu ne yazık ki ihracatımızda önemli sayılabilecek gelişme görülememiştir.